.Kırcaali Bulgaristanın Rodop bölgesinde bulunmaktadır,ismini o zamanların çok sevilen bir zatın isminden almıştır.Bu şağısın ismi Ali fakat kendisi dışarda çalıştığından dolayı buna Kırcı Ali denmiş.Burası ufak şirin bir Türk şehridir.Burası Rodopların merkezi sayılır. Sınırları Batı Trakya yani Yunanistan,Hasköy,Filibe,ve Paşmaklı bölgeleri oluşturmaktadır.Dağlarından Aladağ , Kara tepe, Bozdöven, Dambalı, Dalca, Ustra, Vardar tepeleridir. Derelerden Küçük Arda,Köşdere,Söğütlü.Değirmendere,Elbasan,Deli çay,Aksu ve Yağışlar dereleri bulunmaktadır. Barajları ise Kırcali,Soğuk pınar,Orta köy/ İvaylovgrad/'dır.Eskilerden buralara Türk soylarından Hunlar,Pecenekler, ve Kumanlar gelmiştirler.Kırcali’ye bağlı 94 köy bulunmaktadır ,bunların %96 ‘sı Türktür. Geçit yeri olmadığından dolayı fazla gelişmemiştir.Son çağlarda ,özellikle 93 harbinde Kırcali ehalisi ,yiğitlikleriyle dünyaya nam salmıştır.Rus askerlerine geçit vermemişlerdir.Rumeli sınırları içerisinde kalmış olmalarının nedeni,ahalinin direnişi üzerine iğdir. Sonra burada tekke, türbe,cami olması,burada Türk müslüman unsurunun yüzlerce yıl önce var olduğnun bir kanıtıdır.Buralarda en eski camilerden birisi ise 15'ci yüzyılda Nalbantlarda kurulan "Yedi kızlar camisi"dir..Kırcali camisi ise 1812 yılında yapılmıştır.Kırcali için yazılan ilk yazı 1607 yılında bir Osmanlının defterinde bulunmuştur,ikinci yazılı tanıtım ise iki asırdan sonra yazılmıştır.1877 yılında Ogust Viguenel adlı bir Fransız tarih kitabındadır.Kırcali 1949 yılında sancak merkezi olmuştur.Buraya balı belediyeler: İrdere /Ardino/, Cebel, Mestanlı /Momçilgrad/, Koşukavak /Krumovgrad/, Kirkovo, Orta köy /İvaylovgrad/, Yeni pazar /Çernooçene/.Şu anda Kırcali belediye başkanı Türktür –Rasim Musa
Burada yer üstü zenginliklerinden biri de tütündür,buda burada yaşayan insanların geçim kaynağıdır.Yeraltı zenginliklerinden ise kurşun,gümüş ,çinko,bentonit v.s.Kırcali’ye 1925 yılında Medrese’ye başlanmıştır, burası
burada halkın kültür merkezi haline gelmiştir.Bekir Sıdkı,Hasan Sabri ,Rafet Rodoplu bu havalidendiler.
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
KIRCAALİ BUGÜNKÜ BULGARİSTA’NIN EN ÇOK TÜRK YAŞIYAN KENTİ Bulgaristan’nın ,Rodoplar’ın doğusunda bulunan .Kırcali şehri ,Arda nehri nin iki kıyısına yerleşmiştir. İki büyük baracın /Kırcali ve Studen kladenets/ aralarında bulunan şehir başkent Sofiyadan 268km., Hasköy – 48km. ,Filibe – 110km , Smolyan – 100km. , Kapı Kule –128km. dir.Kırcalide 1934 y.hastane yapılmıştır ve köy ,yer adları değiştirilmeye başlanmıştır.Kırcalide eskiden 2 gazete çıkarmış bunlar “Medeniyet”ve “Rodop” isminde imiş. 1959 y.topraklar kooperatifleştirilmiş.Burada milletin çoğunluğu geçimini tütünden sağlar.Bolgenin tütünleri ABD ,Japonya , Avsturiya , ülkelerinde pazar sahibidir.
Kırcali’nin nufusu 310.000’dir, 160-cami,80-mescid,259-imam vardır,Mestanlı’da imam hatip lisesinde-150 öğrenci okumaktadır.
Bu gün pek çok köy hayalet yerine dönmüştür.Buna bir an önce önlemler alınmalıdır bu da bu bölgeye yatırımlarlan gerçekleşir.
TÜRK ÖĞRETMENLER BİRLİĞİNİN DOĞUŞU
Osmanlı imparatorluğu’nun önemle değerlendirdiği meselelerden birisi maarif meselesi olmuştur. Bu meselenin çözümlenmesinde, etnik gruplar arasında ayrıcalığa meydan verilmemiş, imparatorluk sınırları dahilinde bütün milletler maarif meselesini garantiye bağlanmıştır. Mesela Bulgaristan’daki Bulgar okulları, “Gabrovo Bulgar Lisesi”ne varıncaya kadar imparatorluğun maddi desteğiyle kurulmuş ve birer bilim ocağı haline getirilmişlerdir. Bulgar okullarına hazırlıklı öğretmen kadrosu sağlamak amacıyla her yıl yüzlerce Bulgar gencin, İstanbul, Edirne ve İzmir’in çeşitli okullarında öğrenim görmeleri için bütün imkanlar sağlanmıştır.Türk,bulgar ayırımı yapılmamış, hatta Bulgarlar tarafından faaliyetleri, eylemleri tepkiyle karşılanan ve “zararlı” görülen Bulgar aydınları (papaz, öğretmen, yazar, siyasetçi…vb) imparatorluğun göbeği İstanbul’a yerleşerek, Ruslar’ın kışkırtmalarıyla imparatorluk aleyhine faaliyetlerini bizzat İstanbulda sürdürmeye başlamışlardır
Rus-Türk savaşından sonra Bulgar Türkleri’nin.maarif meselesi amaçlı olarak girdaba sürüklenmiştir. Türk aydınlarına maddi ve manevi baskılar uygulanmıştir. Geçici Bulgar iktidarı, türklerin maarif meselesine sahip çıkacağı yerde Türk düşmanlığını körüklemeye başlamışlardır. Bir avuç iman sahibi türk aydını, bütün baskılara karşı, haklarını savunma savaşına başlamış, Türk okullarının varlığını ayakta tutabilmek için azami gayret göstermişlerdir. Fakat yeni ve zamanı için “çağdaş” öğretim sistemine götüren bütün yollar, yardımcı olabilecek bütün kalıplar merhametsizce kapatılmıştır. Türk okullarına maddi ve manevi destek, planlı-programlı öğretim, Türk öğretmenlerine devlet yardımı, ders araclarının sağlanması gibi yüzlerce mesele askıda bırakılmıştır. Uyanık Türk aydınları bu ve bunabenzer konuların çözümünde, bilinçli bir örgüte ihtiyaç duymuşlarsada, XX yüzyılın başlarına kadar baskılar karşısında bunu gerçekleştirmekten çekinmişlerdir.
Bulgaristan Türkleri’nin maarif meselesiyle ilgili cesaretli adımları ancak 1905 yılında atmıştır. Öncülük edenlerin başında Ali Fehmi Bey, Hafız Abdullah Meçik, Tahir Lütfü Bey, Ali Haydar Tner, Osman Nuri Peremeci, Ahmet İhsan gibi türk aydınları gelmektedir. Bunların hepsi modern ve milli maarif yanlısıdır.
Ali Fehmi Bey Rus-Türk savaşından sonra ayilecek Türkiye’ye göç etmişlerdir. İstanbul’da Mülkiyede okumuş,İsviçre’de yüksek öğrenimini (Siyasal Bilimler) tamamlayınca yurda dönmüş.Kırklareli’nde bir lisede bir kaç yıl Fransızca öğretmenliği ve okul müdürlüğü yapmıştır.Daha sonra yine Bulgaristan’a dönmüş. Burda “Gayret” gazetesinde çalışmaya başlamış,daha sonra Filibe’de “Muvazene” ve “Ahali“ gazetelerini çıkarmasında öncülük etmiştir.Ali Fehmi Bey, 1907’den sonra diplomatik hayata atılmış, Afganistan’da ve Sofya’daki Türkiye elçiliklerinde çalışmalarını sürdürmüştür.
Gazeteciliği sırasında yazılarında, Bulgaristandaki Türk okullarının ıslahı, Türk Öğretmenler Birliğinin kurulması, eğitimin çağdaşlaştırılması gibi bircok önemli meselelerin çözümnüne gidilmesini savumuştur.
Önce okullar arasında iletişim sağlanır. Kongre’ye gidilmesi konusunda müzakeresi yapılır. Bu insiyatiflerin idare ve denetim işlerini yüklenen “Tuna” gazetesi, ilk kongrenin 17-20 Temmuz 1906 tarihlerinde Şumnu’da yapılacağını bildirir ve bütün Türk öğretmenlerini bu kongreye davet eder .
I.Kongre, çalışmalarına 17 Temmuz 1906 tarihinde Şumnu’da başlar.Fakat sıkı takibat sonucu bu kongreye ancak 25 öğretmen katılma cesareti gösterir.Kongrenin yapılması sırasında bir dizi engeller çıkar. Bu durum karşısında Şumnu millet vekili Talat Tokalıoğlu devreye girerek, I.Kongre’nin Saatli cami’de yapılmasını sağlar.Bulgaristan Türkleri tarihinde büyük önem arz eden kuruluşa MUALLİMİN-İ İSLAMİYYE CEMİYET-İ İTTİHADİYYESİ adı verilir. Lom’da yapılan Kongre’de adı TÜRK ÖĞRETMENLER BİRLİĞİ olarak kabul edilir.
Son zamanlarda I.Kongre’de tartışılması yapılan konularla ilgili olarak tazatlı bilgiler verilmektedir. Ancak “Tuna” gazetesine göre yoğun çalışmalar sırasında birliğin tüzüğü hazırlanmış, öğretmenler arasında teşkilatlı çalışmaların sağlanması, öğretmenlerin hazırlanması ve haklarının korunması, Türk okullarına mahsus özel kitapların hazırlanması, planlı-programlı çalışmalara gidilmesi gibi meselelerin tartışması yapılmıştır.